''Japonların Savaş ve Barış’ı'' Legend of the Galactic Heroes
Tarih; tıpkı felsefe gibi, sadece insan ırkının sahip
olacağı bir alandır. Fen bilimleri ve
felsefe ile ilgilenen insanlar, bu ilginin sadece bize özel bir yeti olmasıyla
haklı olarak övünürler. Gerçekten de insan ırkına, sahip olduğu sonsuz
potansiyeli bahşeden ve günün birinde kendisinin daha iyi bir hali olmasını
olanak kılacak unsurlar bunlardır. Fakat neden Tarih’i bunun dışarısında
bıraktık veya neden unuttuk?
Tarih’i, insana özel olma durumundan dolayı diğer Sosyal
bilimlerden ayrı tutuyorum. Sosyal Bilimler in de çoğu, ‘’bir canlı olarak
insan’’ bağlamında bizi inceler ve odakları bu yöndedir. Tarih ise, Fen
Bilimlerinin de olduğu gibi, insanların odak alındıkları bir alan değil,
insanların meziyetleri sonucu oluşturulmuş bir bilim alanıdır. Psikoloji, Antropoloji,
Dilbilim, Sosyoloji, Teoloji ve İktisadi Bilimler insan odaklıdır, hatta 2-3
tanesini başka canlı türlerini de kapsar hale getirebilirsiniz, Tarih ise; Fen
Bilimleri gibi, evrende var olan, her canlı için geçerli olan ve meziyetlerimiz
sayesinde ilgilenebilecek hale geldiğimiz bir bilim dalıdır. Tarih, gelişimimiz ile devamlılığımız
açısından en kritik önemdeki bilim alanlarından biridir. Sizlere, bu perspektifi kazandırabilecek bir
eserden bahsetmek istiyorum.
Legend of the Galactic Heroes animesi, ki aynı adlı 10
ciltlik bir bilim-kurgu serisinin uyarlamasıdır, bir insanlık tarihi övgüsüdür,
adeta antropolojik bir çalışmadır. Hem bireylerle hem toplumlarla hem de
insanlığa mal olmuş yönetim biçimleri üzerinedir. 110 bölümlük bu şaheserin
başlıca kurgusu ise şu şekildedir, 36. Yüzyılda insan ırkı, Samanyolu
Galaksisinin bir spiralini tamamıyla kolonize etmiş vaziyettedir. Alan
içerisinde üç farklı idare mevcuttur; bir tarafta Avrupa-i insanlardan oluşan
bir imparatorluk, bir tarafta içerisinde bizim de bulunduğumuz Asya
halklarından oluşan bir cumhuriyet ve ortada, kolonize edilemeyen bir bölgenin,
insan yaşamına ve uzay yolculuğuna elverişli iki ‘’koridordan’’, imparatorluğa
ait bir karakol-kalenin bulunmadığı kolda var olan, idaresi semavi bir
topluluğun ve dini bir tarikatın elindeki Phezzan’dır. Phezzan ülkesi tek bir
gezegenden oluşur, serbest piyasayı savunur ve rekabetçi bir topluma sahiptir.
Ciddi bir asker bulundurmadan varlığını; imtiyazlar, verdiği borçlar ve
diplomasi ile sağlar. Galaktik İmparatorluk ciddi, problematik bir aristokrasi
sınıfına sahiptir; ordusu içerisinde ciddi bir yozlaşma mevcuttur ve saray
rejimi içerisinde Kayzer’in gücü zayıftır.
Demokratik Hür Gezegenler Birliği, ülkenin öncül kurucusu ve başkente
ismini veren Arle Heinessen’in ve arkadaşlarının oluşturduğu kurucu idealleri
unutmuş, liderlerinin dini tarikatlarla bağlantısının bulunduğu, ordunun
ideolojik olarak bölündüğü, milliyetçilerin açık açık hukuk-dışı davranan bir
örgüte sahip olduğu, politikacılarının halktan bölük yaşadığı ve kendi yararını
düşündüğü, halkın protestolarının kanlı bir şekilde bastırıldığı fakat
kaliteli, vatansever bürokratlara ve subaylara sahip bir devlettir.
110 bölümlük eserimiz, Hür Gezegenler Birliği ile Galaktik
İmparatorluğun savaşının yüz küsür yıl sonrasındaki aşamasında, bir muharebenin
ortasında başlıyor. İlk sezonun ilk yarısı genel yapıyı anlamınızı sağlıyor.
Eserin asıl hikayesi, 15. Bölüm itibariyle başlıyor. Eski nizamın tasfiyesi ve
devrim. Bir altın neslin ortaya çıkması.
Legend of the Galactic Heroes içerisinde, insan ırkına mal
olmuş her bir başlıca unsur eleştirilir, iyisi ve kötüsü gösterilir. Buna dini
yapılanmalar, yönetim biçimleri, ekonomi modelleri, devrimler dahildir.
Sosyolojik bir eserdir, Antropolojiktir, adeta savaş tarihidir, siyaset felsefesiyle
ilgilenir. Kendi ülkemizin mevcut halinin ayna görüntüsünü rahatsız edici
derecede sık bir şekilde göreceksiniz, tarihe ve siyasete bakış açınız,
inanılmaz kurgusuyla değiştirecektir. Bir ‘’uzay Game of Thrones’’udur. Keyifli
seyirler diliyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder